Türk Hukuku’nda kişilerin hukuki iş ve işlemlerinde, davalarda kendilerini avukat ile temsil ettirme zorunluluğu yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre taraf ehliyeti bulunan herkes bir davanın tarafı olabilir; dava ehliyeti bulunan herkes ise bir davayı, davacısı ya da davalısı olarak takip edebilir, usul işlemlerini yürütebilir.
Ancak hukuk sisteminin karmaşıklığı ve Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik gibi hukuk kurallarının oluşturduğu Türk Hukuk Mevzuatı, tüm hukuki işlemlerin derin bilgi ve tecrübe ile yerine getirilmesini gerektirmektedir. Aksi halde kişilerin karşı karşıya kaldığı hukuki uyuşmazlıklar sağlıklı bir şekilde çözülemeyebilir, gerekli hukuki tedbirlerin de zamanında alınması mümkün olmayabilir. Kişiler hak, emek ve zaman kaybına ve telafisi mümkün olmayan maddi zararlara uğrayabilirler. Bu nedenle hukuki bir uyuşmazlığın içinde olan her bireyin etkin bir avukatlık hizmetinden faydalanması önerilmektedir.
Kişinin “avukat tutmaya”, bir avukatın hizmetinden faydalanmaya yeterli maddi gücü yok ise bu durumunu gösteren belgeler ile (fakirlik belgesi, malvarlığı sorgulamaları vb.) bulunduğu ilin barosunun Adli Yardım Bürosu’na başvurup Baro tarafından görevlendirilen bir avukatın hizmetinden ücretsiz olarak yararlanması mümkündür.